"Enter"a basıp içeriğe geçin

Yalanlar Cumhuriyeti: Toplumsal Çöküşe Doğru

Makamlar ve kavramları soyu tükenmeden koruma altına almamız gerekiyor. Eğer bunu başaramazsak, yok olan kavimler gibi tarihin karanlık sayfalarına gömüleceğiz. Bugün toplum olarak acilen bir reset tuşuna ihtiyacımız var; çünkü kirlilik ve karmaşa her yeri sarmış durumda. “Hakikat, parçalanabilir ama yok edilemez.” – Marguerite Yourcenar. Hakikati yeniden inşa etmezsek her şeyimizi kaybedeceğimiz bir geleceğe doğru sürükleniyoruz.

Günümüzde yalan söylemek, yakalanınca pişkin bir şekilde sırıtmak ve işi komikliğe vurmak neredeyse normalleşti. “Yalan söyleyen, doğruları söyleyeni sevmez.” – Hz. Mevlana. Oysa bu durum bizleri birey olarak zayıflatıyor, toplum olarak yozlaştırıyor. Pratik zeka ve uyanıklık kavramlarını yalanla harmanlayarak ortaya çıkarılan çarpıklık artık sıradanlaştı. Almanya örneğini ele alalım: Kaç kişi kaçak çalışırken işsizlik maaşı alıyor ve üstüne Alman vatandaşlığına geçiyor? Sonra en ufak bir olayda Türk bayraklarıyla sokaklara çıkmaları, bu çelişkileri daha da belirgin hale getiriyor.

Güven, her toplumun temel taşıdır. Ancak biz kendi milletimizin çekiliş yaptığı Lotoya bile güvenmiyoruz, çünkü sahtekarlık olduğuna inanıyoruz. Adalet sistemi sahte deliller ve belgelerle dolup taşmış durumda. “Bir ulus, yalanla yok olmaya mahkumdur.” – Albert Einstein. Her şey alenen ortadayken neden harekete geçmiyoruz? Çünkü yalan, aldatma ve düzenbazlık normalleşti.

Tarih, geleceği görmemiz için bir pusuladır. Filistin’e bakın: Onlar da bizim gibilerdi bir zamanlar, belki bizim düşündüklerimizi düşünüyorlardı. Şimdi ne durumdalar? “Eğer geçmişten ders almazsanız, aynı hataları tekrar yapmaya mahkumsunuz.” – George Santayana. Balkanlar da tarih boyunca benzer acılar yaşadı. Eğer böyle devam edersek, bizim sonumuzun farklı olmayacağını görmek için Filistin ve Balkanlara bakmak yeterlidir.

Toplum olarak neler gördük, neler duyduk ve nelere alıştık… Belki bir kısmımız hâlâ sağduyusunu koruyabiliyor, ancak toplumun geneli akıl sağlığını yitirmiş durumda. “İnsan, alışkanlıklarının kölesidir.” – Johann Wolfgang von Goethe. Bugün yalnızlığı kabullenip, doğruyu savunup, haklının yanında durmayı öğrenmek zorundayız. “Bir milletin büyüklüğü, hak ve adaleti ne kadar ayakta tutabildiğiyle ölçülür.” – Mustafa Kemal Atatürk.

Sonuç olarak, geçmişten ders çıkarıp, geleceğe daha sağlam adımlarla ilerlemenin zamanı geldi. Ancak bu, hakikatin peşinden koşarak ve yalanlara karşı durarak mümkün olabilir. Unutmayalım ki, “Gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır.” – Eski Bir Çin Atasözü.


Halil Baki Çelen
6 Eylül 2017