"Enter"a basıp içeriğe geçin

TEK DERDİMİZ YAŞAMAK

Bir an durup düşünün… Bizim derdimiz neydi bu hayatta?

Tarlada ekin yeşersin, bağda üzüm olsun, çocuklarımız okusun, soframızda ekmeğimiz eksilmesin. Hepimizin hayali buydu, değil mi? Sıradan, basit ama en kıymetlisi: Güvenli bir hayat.

Ama şimdi bakıyorum da… Biz, hayvanlar ölmesin demeden kadınlar, çocuklar, gençler için ağlamaya başladık. Bu cümleyi bir daha okuyun: Hayvanlar ölmesin derken, bebekler ve gençler ölmesin demek zorunda kalan bir ülkede yaşıyoruz. Yürek burkulmuyor mu? Bu nasıl bir çelişki, bu nasıl bir kahır? 

Ölüm haberleri sabah çayımızın, akşam yemeğimizin yanına konan zoraki birer lokma oldu. Hepimizin evinde televizyon var; açınca ilk gördüğümüz şey cenaze, gözyaşı, saldırılar… Bu mu bize reva görülen?

Benim içimden artık “şehit oldu”, “melek oldu” gibi teselli sözleri çıkmıyor. Çünkü biz sadece yaşayan canlar istiyoruz bu topraklarda. Sabah erkenden kalkıp inek sağmak isteyen, pazara domates götürmek isteyen, okula gitmek için çantasını hazırlayan çocuklarımızı görmek istiyoruz…

Sormak istiyorum size: Çok mu yani? İnsan gibi yaşamak, çok mu büyük bir lüks oldu bu ülkede?

İşte tam da bu yüzden içim dolu. Kusarcasına dolu. Çünkü bize huzurlu bir yaşam alanı bırakmadılar. Yollarımızı, tarlalarımızı, şehirlerimizi değil; en çok da yüreğimizi dar ettiler.

Ama şunu unutmayın: Eğer biz susarsak, eğer biz alışırsak, işte asıl kaybı o zaman yaşayacağız. Çünkü suskun halkı yönetmek kolaydır, her şeye alışan halk kolay kandırılır.

O yüzden diyorum ki; artık susmayalım. Komşumuzun derdine kulak verelim, haksızlığa karşı omuz verelim. Çocuklarımızın geleceği için, torunlarımızın gülüşü için, bu ülkenin toprağı ve suyu için…

Hadi soralım hep birlikte: Yaşamak bu kadar zor mu olmalı?

Unutmayın, yaşam hakkı kutsaldır. Hiçbir iktidar, hiçbir güç, hiçbir terör bu gerçeği elimizden alamaz. Biz birbirimize tutunursak, bu çığlık ses olur, sesimiz de umuda dönüşür.

İşte o zaman bu topraklarda yeniden huzurla nefes alabiliriz.

— Halil Baki Çelen