Adaletin sembolleşmiş hali olan Themis,
“Yunan mitolojisinde gökyüzünün hakimi olarak kabul edilen Uranüs ve toprağı, yani, yeri temsil eden ve tüm tanrıların atası olarak kabul edilen Gaia’nın kızı olan adalet ve düzen tanrıçasıdır. Themis, yasadır, kuraldır. Adalet ve düzeni temsil eden Themis, bir elinde terazi öteki elinde kılıç tutan, gözleri bağlı bir bakire olarak simgeleştirilmiştir. Elindeki terazi, adaleti ve bunun dengeli şekilde dağıtılmasını, diğer elindeki kılıç ise, adaletin keskinliğini simgelemektedir.
Themis’in kadın ve bakire oluşu bağımsızlığını, gözlerinin bağlı olması ise tarafsızlığını simgeler. Adalet dağıttığı kimseleri görmesin, taraflı davranmasın diye. Buradan da anlaşılacağı gibi Themis insanların özlem duyduğu ve olmasını istediği bağımsız, tarafsız, adaletin dengeli şekilde dağıtıldığı, caydırıcılığı olan hukuk düzeninin ifadesidir.”
(Tırnak işareti ile belirtilmiş olan kısım Vikipedi alıntısıdır.)
Şimdi de gelelim ülkemize….
Evet, Türkiye’de Adalet tanrıçası var mı dersiniz? Ben, bu soruya bir çoğunun ” Hayır yok ” dediğini duyar gibiyim.. Peki varsa “Themis siyasetin himayesi altında mıdır?” diye sorsam? İşte buna da yanıtınız genelde “Hem de nasıl! ” olacaktır.
Niye mi? Eee Adaleti, Adalet Bakanlığı denen buram buram siyaset kokan bir kuruma bağlarsanız. O bakanlığın başına da, kalkıp tarafsız bir hakimi,savcıyı değil de, iktidar partisinin iktisatçı bir milletvekilini bakan olarak atarsanız. HSYK Başkanlığı’na da, Adalet Bakanını oturtursanız,
Bakanın Müsteşarını da, bu kurulun doğal üyesi yaparsanız, müsteşarın görevde olmasına rağmen kurula katılmazsa, kurulun toplanma olanağını da elinden alırsanız… Adaletin siyasallaştırılmadığından, ya da siyasetin yargıya etkisi olmadığından bahsedebilirmisiniz? Biz değil ama özellikle iktidar partisi ve taraftarları etkisi olmadığından bahsedebilir. Ama sade vatandaş olarak bizler tabii ki, buna sadece güleriz..
Geçenlerde arkadaşlarla sohbetimizde, bir dostumuzun adaletle ilgili çok çarpıcı bir görüşü vardı. Bir şekilde hakkını kaybettiysen, onu kısa sürede geri alabilmek için 3 yolun var demiştim:
1- Ya siyasetten güçlü bir dostun olacak,
2- Ya çok büyük paran olacak,
3- Ya da bunlara sahip değilsen, orman kanunu uygulayabilecek yüreğin olacak.
Nitekim, tasvip etmediğimiz bu uygulamalara sıkça rastlarız güzelim ülkemizde. Bunların nedeni de, tabii ki, yüksek mahkemelerdeki siyasetin etkinliği, sayısal olarak yeterli düzeyde olmayan hakim ve savcılarımız, yıllarca süren davalar, oy uğruna çıkarılan af yasaları nedeniyle, bir kez daha canı yanan insanların kendi adaletlerini kendilerinin uygulamak istemeleri neticesinde oluşan yeni suç dosyaları, caydırıcılıktan uzak adeta suça teşvik edici nitelikteki yetersiz ceza yasalarımızdır.
İşte bu yüzden THEMİS’İMİZİ KAYBETTİK…
Evet değerli kardeşlerim, Mustafa Kemal Atatürk demiş ki;
“İstiklal, istikbal, hürriyet, herşey adaletle kaimdir.”
Bir ülkenin bağımsızlığı ve geleceği, o ülke insanlarının hürriyeti,Atamızın da dediği gibi adaletle kaimdir amma; bu güzel düşünceyi de herşeyin yozlaştırıldığı günümüzde, SİYASALLAŞTIRILMAMIŞ ADALETLE diyerek güncelleştirmemiz gerekmektedir.
Bu sebep ile;
SİYASETTEN ARINDIRILMIŞ BİR YARGI,
GECİKMEDEN SONUÇLANABİLEN DAVALAR,
ZAMAN AŞIMINDAN DÜŞMEYEN DOSYALAR,
TEŞVİK EDİCİ DEĞİL, CAYDIRICI NİTELİKTEKİ CEZA YASALARI,
TBMM ÇATISI ALTINDA, DOKUNULMAZLIKLARI KALDIRILMIŞ SİYASETÇİLER…
İşte, ülkemizde görmek istediğimiz TARAFSIZ ADALET budur.
Bu ne başkanlıkla sağlanabilir, ne de halkın gönlünden çıkan referandumla… Adalet ancak ve ancak evrensel hukuk değerlerinin eğitimini almış, vicdani yeterliliğe sahip, yüce hakimler tarafından sağlanabilir.
Halil Baki ÇELEN