İbn-i Haldun’un tarih sahnesine kazınmış bu önemli sözü, “Nasılsanız öyle yönetilirsiniz,” yalnızca bir siyasi analiz olarak değil, derin bir toplumsal eleştirinin yansıması olarak da değerlendirilmelidir. Peki, bu söz aslında ne söylüyor? Bir toplumu yöneten liderlerin, sistemlerin ve yapıların aslında o toplumun aynası olduğunu mu? Yoksa, toplumun bireylerinin sorumluluk almadığı durumlarda nasıl yozlaşabileceğini mi? Gelin, bunu detaylıca inceleyelim.
Yönetim, Toplumun Bir Yansımasıdır
Bir toplum, kültürel değerlerinden ahlaki normlarına, bireysel şekilde aldığı kararlarından kolektif tavrına kadar her şeyiyle kendi liderlerini ve yönetim biçimlerini belirler. Toplumda yolsuzluk yaygınsa, bu yolsuzluğun devlet mekanizmalarına sızması şaşırtıcı olmaz. Eğer bireyler adaleti sadece kendi çıkarları için kullanıyorsa, adalet sisteminin de taraflı hale gelmesi kaçınılmazdır. Bu durumda, yönetimin bir sorun değil, bir semptom olduğunu görüyoruz.
Ancak burada bir soru çıkıyor: Toplum liderlerini mi şekillendirir, yoksa liderler toplumu mu? Bu şekilde bakıldığında, İbn-i Haldun’un bu sözü aslında çok daha karmaşık bir gerçeği işaret ediyor. Toplum ve yönetim, birbirini besleyen bir döngüde bulunuyor.
Bireylerin Sorumluluğu: Değişim Nereden Başlar?
Toplum eleştirisinde bireylerin rolünü unutmamak gerekir. Bireyler olarak hangi değerlere öncelik veriyoruz? Adaletin sadece kendi işimize yaradığı durumlarda mı savunucusuyuz, yoksa herkes için mi adalet istiyoruz? Bu sorular, aslında kimin ve neyin bizi yöneteceğini şekillendiren temel unsurlardır.
Bir toplumda bireyler:
- Yalanı hayatın bir parçası olarak görüyorsa,
- Ahlaki sorumluluklardan kaçınıyorsa,
- Adaletsizlik karşısında sessiz kalıyorsa,
bu değerlerin yönetim düzeyinde de ortaya çıkması son derece olağandır. Değişim isteyen bir toplumun, önce kendi davranışları ve değerleriyle hesaplaşması gerekir.
Toplum Yozlaşırsa, Yönetim de Yozlaşır
Tarih boyunca çok sayıda örnekte, yönetimin yozlaşmasının kaynağının aslında toplumsal yozlaşma olduğu görülmüştür. Fransız Devrimi’nden Osmanlı’nın gerileme dönemine kadar pek çok örnek, toplumdaki adalet, özgürlük ve eğitim gibi kavramların erozyona uğramasının, ülkelerin ve medeniyetlerin çökmesine neden olduğunu göstermiştir. Aynı durum, bügünün modern demokrasileri için de geçerlidir.
Umut: Değişim Mümkün
İbn-i Haldun’un sözü bir kısım insan için karamsar bir mesaj içeriyor gibi görünse de, aslında değişimin kapısını aralıyor. Toplum, öncelikle kendi öz eleştirisini yapar ve bireysel değerlerini geliştirirse, yönetim de bundan olumlu etkilenir. Daha şeffaf, adil ve özgür bir düzen ancak bireylerin aktif katılımıyla mümkün olur.
Son Söz
“Nasılsanız öyle yönetilirsiniz” sözü, bir toplumu eleştirirken bireylere de sorumluluk yükler. Bizi yönetenleri eleştirirken aynaya bakmayı unutmamalıyız. Değişim, her zaman bireylerden ve küçük adımlardan başlar. Toplumlar çaba gösterdikçe daha iyi yönetim biçimlerine kavuşabilirler. Unutmayalım, yönetim bir sebep değil, bir sonucu temsil eder; ve bu sonuç, hepimizin ortak eseridir.
Halil Baki Çelen
Migration Attorney