"Enter"a basıp içeriğe geçin

Kapitalist Yarış: Hayalî Tanrılar ve Gerçek Çıkarlar

Modern dünyanın çarklarını döndüren şey nedir? Kimilerine göre para, kimilerine göre güç, kimilerine göreyse hayaller… Ancak kapitalist sistemin özünde, bireylerin kendi çıkarları için verdiği amansız bir mücadele yatıyor. Bu sistem, insanları sürekli bir yarışın içine sürükler: daha fazlasını kazanma, daha yükseğe tırmanma ve daha güçlü olma yarışı. Peki, bu yarışta kazanan gerçekten kazanır mı?

Kapitalist Yarışın Anatomisi

Kapitalist düzen, bireyin toplumun üstüne çıkarıldığı bir sistemdir. Burada ne ülkenin çıkarı önceliklidir ne de toplumun refahı. Herkes, kendi çıkarı doğrultusunda hareket eder. Bu bireysel mücadele, ekonomiyi canlı tutsa da insani değerleri aşındırır. Güçlü olan zayıfı ezer, zengin olan fakiri görmezden gelir. Yarışın en önünde koşanlar için başarı, genellikle başkalarının yıkımıyla gelir.

Bu sistemde, başarı bir “mutluluk” vaadiyle pazarlanır. Daha büyük evler, daha hızlı arabalar, daha çok lüks… Ancak tüm bu maddi kazançlar, bireyin ruhunu doyurur mu? Yoksa kapitalist yarış, insanları derin bir yalnızlık ve anlam kaybına mı sürükler?

Çıkarlar ve Sevgisizlik

Kapitalist sistemde çıkarlar, ilişkilerin merkezine oturur. Aile, arkadaşlık, hatta romantik bağlar bile ekonomik beklentilerle şekillenir. Herkesin bir amacı vardır; bu amaç genellikle karşı tarafın ne sunabileceğiyle ilgilidir. Böyle bir dünyada sevgi, bir lüks haline gelir. Sevgiye yer yoktur çünkü sistem bizi sürekli daha fazla kazanmaya ve bir sonraki hedefimize odaklanmaya zorlar.

Hayalî Tanrılar: Ortak Bir Teselli

Bireylerin çıkarlarına odaklandığı bu dünyada, birleştirici tek şey hayalî tanrılardır. Dini inançlar, insanları bir araya getiren son ortak payda gibi görünür. Ancak bu tanrılar da sistemin bir parçası haline gelir. Kapitalist düzen, dini bile metalaştırır: büyük katedraller, pahalı ibadet ritüelleri, dinin etrafında şekillenen devasa bir ekonomi…

Dini inanç, bireylere teselli sunar. Zor bir yaşamın, adaletsizliğin ve yalnızlığın ortasında, hayalî tanrılar bir umut ışığı olur. Ancak bu umut ışığı, kapitalist sistemin sunduğu bir illüzyon mudur?

Kapitalist Yarıştan Çıkmak: Mümkün mü?

Bu sistemin dışına çıkmak zor, ama imkânsız değil. Çözüm, bireysel çıkarların ötesine bakmakta yatar. Toplum olarak dayanışmayı, paylaşımı ve sevgiyi yeniden inşa etmek gerekiyor. Güçlü olmak, zayıfı ezmek anlamına gelmemeli; aksine, güç paylaşımın bir aracı haline gelmeli.

Kapitalist yarışta en önde gitmek, herkesin hedefi olabilir. Ancak bu yarışın sonunda ne kazandığımıza dikkat etmeliyiz. Maddi zenginliklerin arasında kaybolan insanlık değerlerimizi yeniden hatırlamak, bizi gerçekten kazananlar yapacaktır.

Sonuç: Hangi Tanrıya İnanıyoruz?
Bu sistemde herkesin ortak noktası hayalî tanrılarıysa, belki de doğru soruyu sormanın vakti gelmiştir: Tanrımız gerçekten neyi temsil ediyor? Sevgi, dayanışma ve adalet mi, yoksa bencilce çıkarlar mı? Bu sorunun cevabı, kapitalist yarışın kazananlarını belirleyecek.


Halil Baki Çelen
27 Kasım 2017