"Enter"a basıp içeriğe geçin

Hayata Tutunmak: Yasemin ve Nergis’in İlham Veren Hikayeleri

20 Ağustos 2024

Bazen bir insanın hikayesi, dünyanın tüm karmaşasını sadeleştirebilir. Geçen gün, İzmir’deki iki kadın, Yasemin ve Nergis’in hayatlarını anlatan bir yazıya rastladım. Bu hikayeler beni derinden etkiledi. Hayatın ne kadar kırılgan, ama bir o kadar da güçlü olabileceğini bir kez daha hissettirdi.


Yasemin’in Umudu Yeniden Keşfi

Yasemin’in hikayesi, anneliğin gücüyle yeniden doğuşun hikayesi. Halep’teki kaos ve yıkımdan kaçarak Türkiye’ye geldiğinde, yanında sadece korkuları ve tükenmişliği vardı. “STL ile tanışmadan önce kendimi ölümün eşiğinde hissediyordum,” diyor. Ama destek almaya başladıktan sonra hayatı yeniden anlam kazandı.

Psikolojik danışmanlık seansları onun için bir dönüm noktası olmuş. Hayata yeniden tutunmaya başlamış. Kadın hakları eğitimleriyle güçlenmiş, çocuklarının haklarını öğrenmiş. Belki de en etkileyici kısmı şu sözlerinde saklı: “Çocuklarım, annelerinin yeni şeyler öğrendiğini görmekten çok mutlu. Bu, ailemizde her şeyi değiştirdi.”

Bu sözleri okurken, onun yalnızca kendi hayatını değil, çocuklarının geleceğini de şekillendirdiğini düşündüm. Yasemin, sadece bir anne değil; aynı zamanda bir öğretmen, bir rehber, bir umut ışığı.


Nergis’in Özgürlük Yolculuğu

Nergis ise başka bir mücadele hikayesi. On iki yıl önce, yedi aylık hamileyken Türkiye’ye geldiğinde hayatı baştan sona değişti. Eşinin hastalığı ve ailesini geçindirme sorumluluğu onu zorlasa da, STL’nin desteğiyle kendine yeni bir hayat inşa etmeye başlamış.

Bahçecilik ve el işi gibi etkinliklere katılarak hem kendine terapi alanı yaratmış hem de bir toplulukla bağ kurmuş. Bisiklet sürmeyi öğrenmiş ve bu onun için bir özgürlük sembolü olmuş. “Şimdi şehirde bisikletle dolaşabiliyorum. Küçük bir zafer gibi görünebilir ama benim için çok şey ifade ediyor,” diyor.

Bu sözler beni derinden etkiledi. Bisiklet sürmek, belki çoğumuz için sıradan bir şeydir. Ama Nergis için bu, kendi hayatını kontrol etmenin, sınırlarını aşmanın bir sembolü olmuş. Bu, bana “küçük” zaferlerin aslında ne kadar büyük olabileceğini hatırlattı.


Hikayeler ve Empati

Yasemin ve Nergis’in hikayeleri bana şunu düşündürdü: Hayatta hepimizin zaman zaman düştüğü karanlık kuyular var. Ama bir el uzandığında, bir destek sunulduğunda, o kuyudan çıkmak mümkün. Bu iki kadın, verilen desteği sadece birer yardım olarak görmemiş; bunu bir fırsata, bir yeniden başlama şansına dönüştürmüşler.

UNHCR’nin ve STL’nin sunduğu bu imkanlar, yalnızca bireyleri değil, toplulukları da dönüştürüyor. İnsanlar birbirlerine kenetleniyor, öğreniyor ve birlikte daha güçlü hale geliyorlar.


Küçük Zaferler, Büyük Hayatlar

Yasemin ve Nergis’in hikayelerinde beni en çok etkileyen şey, hayatın basit anlarında saklı olan zaferlerdi. Bir çocuğun annesinin güçlendiğini görmesi, bir bisikletle şehirde özgürce dolaşabilmek… Bu hikayeler bize, hayatta küçük gibi görünen şeylerin aslında ne kadar büyük olduğunu hatırlatıyor.

Belki de bu yazıyı yazmamdaki asıl sebep, bu hikayelerin bizim hayatlarımıza dokunabilmesi. Her birimiz bir şekilde kendi mücadelelerimizi veriyoruz. Ama Yasemin ve Nergis gibi insanlar, o mücadelelerin içindeki gücü, dayanışmayı ve umudu fark etmemize yardımcı oluyor.


Son Söz: Hepimiz İçin Yeni Başlangıçlar

Yasemin ve Nergis, yalnızca kendi hayatlarını değil, çevrelerindeki dünyayı da değiştiren kadınlar. Onların hikayesi, benim için bir ilham kaynağı oldu. Belki sizin için de olur. Çünkü hepimizin hayatında “küçük zaferler” var. Onları görüp kutlamak, hepimize daha güçlü bir gelecek inşa etme cesareti verebilir.

Belki bir gün, biz de Yasemin ve Nergis gibi, hayatımızdaki o dönüşüm noktasını bulabiliriz.


Halil Baki Çelen
U.N. Migration Lawyer